Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Karabük Merkez İlçe Başkanı Serkan Adabaş, basın açıklaması yaparak, iktidarı eleştirdi. İktidarın başkanlık sistemini getirmeye çalıştığını belirten Adabaş, buna karşı çıktıklarını, CHP olarak başkanlık sisteminin gelmemesi için ellerinden geleni yapacaklarını kaydetti.
Adabaş, İsmet İnönü’yü anarak başladığı açıklamasında şu görüşlere yer verdi;
“Demokrasiyi amaç değil araç olarak görenlerin son durağı, zannediyoruz başkanlık sistemi. Son dönemlerde demokrasinin olmazsa olmazı güçler ayrılığı ilkesini engel olarak gören zihniyetin ürünü olacak herhangi bir sistem, bize göre Türkiye Cumhuriyet devrimleriyle çelişecektir. Başkanlık sitemi gibi ülke hükümetinin sisteminde yapılacak değişiklikleri panel, konferans, hava alanı toplantıları gibi yerlerde yapılan açıklamalarla ve hükümet taraftarlığı yapan kimi güç odakları ile gündeme getirmek, değiştirmeye kalkmak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını, kamuoyunu, belirsizliğe itmek, son derece tehlikeli sonuçlar doğuracaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hükümet sisteminin değiştirilmesi ülke halklarının konu hakkında tam bilgi sahibi olması ile mümkün olacaktır. Siyasi sistemin tümünü etkileyecek, toplumun çıkarlarını ilgilendiren böylesine önemli bir değişimin, mevcuttaki güçlerin makam çıkarlarına, diktatör olma özentisi içindekilere hizmet etmesine CHP olarak asla izin vermeyeceğiz. Yaklaşık 60 yıldır ülke yönetiminde hakim olan sağ hükümetler dün Özal, Demirel ile bugün ise Başbakan ile başkanlık sistemi arzularını tekrar yüksek sesle dile getirmeye başlamışlardır. 1982 darbe anayasasından kurtulup sivil demokratik bir anayasa yapmak savı ile başlanan yeni anayasa çalışmaları, iktidarın ısrarlı yönlendirmeleri ile başkanlık sistemini Türkiye gündemine tekrar tekrar taşımaktadır. Başkanlık sistemi tartışmasında önce Başkanlık sistemini değerlendirmek, ardından ülkemiz koşullarına uygunluğunu sorgulamak gerekir. Başkanlık sisteminin demokrasi ile uyum içinde uygulandığı dünyadaki tek ülke ABD’dir. ABD’de Başkan, çok güçlü bir yargı, parti disiplini çok az olduğu için bağımsızlığı güçlü üyelerden oluşan yasama meclisleri, federatif yönetim yapısı, özgürlüğü sağlam garantiler altında olan güçlü bir basın gibi birçok etmen tarafından denetlenmekte ve dengelenmektedir. Bu tarz ciddi, tarihsel süreç içinde kurumlaşmış denge ve denetim mekanizmalarının olmadığı ülkelerde, Başkanlık sistemi denemeleri demokrasi açısından hep hüsranla sonuçlanmıştır. Amerikan sistemini bizim ‘Türk usulü başkanlık’ gibi kendilerine uyarlamaya çalışan birçok Latin Amerika ülkesinde, Başkanlık sistemi tek adam rejimlerinin oluşmasına yol açmıştır. Oluşan bu rejimler toplumsal ayrımları daha da körüklemiş, özellikle etnik, dini, mezhepsel farklılıkların çok olduğu, bu farklılıklar üzerine siyaset yapan siyasal partilerin bulunduğu ülkelerde, var olan sorunların daha da derinleşmesine yol açmıştır.
Başkanlık sisteminde siyaset büyük oranda başkan ve çevresinde gelişmekte, parlamento yetki ve prestij kaybetmekte, demokrasinin merkezinde seslerini duyuramayan görece ufak siyasi görüşler, sisteme yabancılaşmaktadır. Son üç seçimin kazananı olan Başbakan’a ne yasamada ki hakimiyeti ne de yargı organları üzerindeki mevcut tesir kabiliyeti yetmemektedir. Kendisinin tek ve hakim unsur olma arzusu parlamentarizmin hatta demokrasinin önüne geçmektedir. Kuvvetler ayrılığına olan itirazı, kuvvetler ayrılığını engel görmesi akıllardaki sistemi apaçık ortaya çıkartmaktadır. Yakın örnek olarak Suriye ile ülkemizin geldiği durumda başbakanın fikri sabit tutumu gözler önüne getirilmelidir.
Demokrasiyi inilip binilebilen bir tren olarak tasvir eden zihniyetin hele de Türk usulü başkanlık sistemi ile istikametinin diktatörlük olduğunu, artık anlamak lazımdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizlere dayatılan başkanlık sisteminin ülkemize yarar getirmeyeceğini düşünüyoruz. Ülkemizin üniter yapısının tehlikeyi gireceği, etnik ve mezhepsel kutuplaşmaların tırmanacağı endişesi içerisindeyiz. Parlamenter sistemi demokrasinin ‘yaşam umudu’ olarak görerek, gelinen süreçte de özgürlükçü demokrasinin tüm kural ve kurumları ile yerleşebilmesinin mücadelesini vermeye devam edeceğiz.”