İstismarın toplumlar üzerinde yıkıcı etkisi, sadece bireysel travmalarla sınırlı kalmayan, aynı zamanda sosyal yapıyı derinden sarsan bir gerçektir. Fiziksel ve duygusal istismar, mağdurlarda kalıcı hasarlara yol açarken, toplumun güven duygusunu zedeler ve gelecek nesiller üzerinde dahi olumsuz etkiler bırakır. İstismara uğrayan bireyler, yalnızca bedensel yaralarla değil, aynı zamanda ruhsal ve duygusal anlamda da derin yaralarla mücadele etmek zorunda kalır. 

Fiziksel İstismar: Şiddetin Vücuda Verdiği Zarar

Fiziksel istismar, mağdura kasıtlı olarak zarar verme amacıyla uygulanan şiddet içerir. Bu şiddet, tokatlama, itme, darp etme gibi eylemlerden yaşamı tehdit eden daha ciddi saldırılara kadar uzanabilir. Bu tür istismar, yalnızca vücutta meydana gelen yaralarla sınırlı kalmaz; bireyin tüm yaşamını etkileyen kalıcı fiziksel ve psikolojik hasarlarla sonuçlanabilir.

  • Kısa Vadeli Etkiler: Fiziksel istismara maruz kalan bireyler, travmatik beyin hasarı, kırık kemikler, iç kanama ve çeşitli yaralanmalar gibi doğrudan sağlık sorunları yaşar. Bu bireyler genellikle hastanelik olur ve bazen uzun süreli tıbbi bakım gerektirir.
  • Uzun Vadeli Etkiler: Fiziksel istismarın uzun vadede kronik ağrılara, hareket kısıtlılıklarına ve kalıcı fiziksel engellere yol açtığı bilinmektedir. Ayrıca istismara maruz kalanlar, ruhsal travmalar nedeniyle anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi psikolojik sorunlar yaşar. Bu kişilerde intihar eğilimi de sıklıkla gözlemlenir.

Duygusal İstismar: Ruhsal Hasarın Derinliği

Duygusal istismar, bireyin psikolojik sağlığını zedeleyen, ona yönelik sürekli bir manipülasyon ve kontrol çabası içeren davranışları ifade eder. Hakaret, aşağılama, tehdit, izolasyon ve duygusal manipülasyon gibi eylemler bu kategoriye girer. Fiziksel izler bırakmasa da, duygusal istismar mağdurlar üzerinde kalıcı psikolojik hasarlar oluşturabilir.

  • Özgüven ve Kimlik Üzerindeki Etkiler: Duygusal istismara maruz kalan bireyler, zamanla özgüvenlerini kaybeder ve kimliklerini sorgulamaya başlarlar. Kendilerini değersiz, yetersiz ve sevilmeye layık görmemeye başlarlar. Bu da kişiyi içe kapanmaya, sosyal hayattan uzaklaşmaya ve kendi potansiyelini gerçekleştirememe durumuna iter.
  • İlişkilerde Zorluk: Duygusal istismara maruz kalan bireyler, başkalarına güvenmekte zorlanır ve sağlıklı ilişkiler kurmakta güçlük çekerler. Bu durum, kişinin hem romantik ilişkilerini hem de sosyal bağlantılarını olumsuz etkileyebilir.

Toplum Üzerindeki Etkiler

Fiziksel ve duygusal istismar, yalnızca mağdurların hayatını değil, aynı zamanda toplumun genel yapısını da olumsuz etkiler. İstismar olayları, toplumsal ilişkilerde güveni zedeler ve sosyal huzursuzluğa yol açar.

  • Toplumsal Güvensizlik: İstismarın yaygın olduğu toplumlarda bireyler, çevrelerindeki insanlara güvenmekte zorlanır. Bu durum, toplumsal bağların zayıflamasına ve dayanışmanın azalmasına neden olabilir. Ayrıca, istismar mağdurlarının yaşadıkları travmalar nedeniyle topluma katkı sağlama kapasiteleri de azalır.
  • Nesiller Arası Travma: İstismara maruz kalan bireyler, çocuklarına da aynı döngüyü sürdürebilir. Fiziksel ve duygusal istismarın etkileri, bir nesilden diğerine aktarılabilir. Böylece, istismar yalnızca bireysel bir sorun olmaktan çıkar ve toplumsal bir miras haline gelir.
  • Ekonomik Yük: Fiziksel ve duygusal istismar, sağlık hizmetleri, adalet sistemi ve sosyal hizmetler üzerinde ciddi bir ekonomik yük yaratır. Mağdurların tedavi edilmesi, hukuki süreçlerin yürütülmesi ve mağdurlara destek hizmetlerinin sunulması büyük maliyetler doğurur.

İstismarın Tedavisi ve Başa Çıkma Yolları

Fiziksel ve duygusal istismar mağdurları, yaşadıkları travmaları atlatmak ve yaşamlarını yeniden inşa etmek için profesyonel yardıma ihtiyaç duyarlar. Tedavi süreci hem fiziksel hem de psikolojik destek gerektirir.

  • Tıbbi Yardım: Fiziksel istismar mağdurları, yaralanmaların tedavisi için tıbbi bakım almalıdır. Travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmak için düzenli sağlık kontrolleri gerekebilir.
  • Psikoterapi: Hem fiziksel hem de duygusal istismar mağdurları için psikoterapi, travmanın üstesinden gelmede hayati öneme sahiptir. Bilişsel davranışçı terapi (BDT), travma odaklı terapi ve destek grupları, mağdurların duygusal iyileşmesine yardımcı olabilir.
  • Sosyal Destek: Mağdurların aile, arkadaşlar ve topluluklar tarafından desteklenmesi, iyileşme sürecini hızlandırır. Destekleyici bir çevre, bireyin kendini yeniden değerli hissetmesini sağlayabilir.
  • Hukuki Destek: İstismar mağdurları, hukuki yollarla korunma talep edebilirler. Şiddet mağdurları için çıkarılan koruma kararları, faillerin mağdura yaklaşmasını engelleyebilir ve mağdurların güvenliğini sağlayabilir.

Uzman Klinik Psikolog Yunus Emre Yıldız, "Sonuç olarak,fiziksel ve duygusal istismar, hem birey hem de toplum üzerinde derin etkiler bırakan yıkıcı bir sorundur. Bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlığını tehdit ederken, toplumların genel huzurunu ve güvenliğini de zedeler. İstismarın önlenmesi ve mağdurların desteklenmesi, yalnızca bireysel bir görev değil, toplumsal bir sorumluluktur. Hem bireyler hem de kurumlar, istismarla mücadelede farkındalık yaratmalı, mağdurların sesini duymalı ve onları desteklemelidir.'' dedi.

Editör: Vasfiye Yılmaz Tunç