Diyanet İşleri Başkanlığının anayasal görevinin; İslam dininin inanç, ibadet ve ahlâk esaslarıyla ilgili işleri yürütmek, sahih dini bilgi ile toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek olduğunu belirtti.
Diyanetin; bu misyonunu yurt içinde il ve ilçe müftülükleri, yurt dışında ise dış temsilcilikleri aracılığıyla yerine getirdiğini ifade eden Güneş, "Orta Asya’dan Balkanlara, Avrupa’dan Amerika’ya, Afrika’dan Avustralya’ya kadar geniş bir coğrafyada, 130 bini aşkın personeliyle dini, hayri ve sosyal hizmet sunan uluslararası bir kurum hâline gelmiştir.
Başkanlık bütün camilerimizin yansıra, aile ve dini rehberlik bürolarında, diyanet gençlik merkezlerinde, sosyal hizmet ve ceza infaz kurumlarında, hastanelerde, öğrenci yurtlarında, hayatın hemen hemen her alanında var olan ve hizmet sunan bir kurumdur" dedi.
99 yıllık süreçte, Türkiye'de cami sayısının 90 bine ulaştığını aktaran Güneş, "Buna göre cumhuriyet döneminde yapılan 82 bin 300 caminin hiçbiri Devlet Yatırım Bütçesine alınarak inşa edilmemiştir. İnşa edilen bütün camiler tamamen hayırsever ve hamiyetperver halkımızın kendi öz katkılarıyla yaptırdığı eserlerdir. Bu itibarla; Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi yatırım bütçesi değildir. Müzakere edilen başkanlık bütçesinin yüzde 96’sı personelin maaş ve SGK primleri gideridir" diye konuştu.
Her yıl bütçe görüşmelerinde, Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi ile çeşitli Bakanlıkların bütçeleri kıyaslanarak "Bütçe yine Diyanete çalıştı", “Diyanetin bütçesi 7 bakanlığın bütçesini geride bıraktı” tarzında yapılan eleştirilerin insaftan yoksun ve doğruyu yansıtmadığını vurgulayan Güneş, şunları kaydetti:
"Cumhuriyet tarihinde arka arkaya 21 defa bütçe yapma imkanına sahip olan tek siyasi parti AK Partidir. Milletimizin itimadına ve teveccühüne şükran borçluyuz. Nice 20 yıllar temennisiyle merkezi yönetim bütçemizin ve Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum."