Özçelik İş Sendikası’nda 3 yıl Genel Sekreterlik görevi yapan Hicret Bozoklu, Sendika Genel Başkanı Yunus Değirmenci’nin İskenderun MMK Metalürji de işçilerin Toplu İş Sözleşme masasında nasıl satıldığını ve enflasyon altında nasıl toplu sözleşme yapıldığını anlattı.
Bozoklu, Yunus Değirmenci’nin Türk Hava Yollarına bağlı Teknik A.Ş'de de Toplu Sözleşmesinde de işveren temsilcisine “Size yalvarıyorum” dediğini de açıkladı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda uzun yıllar Daire başkanlığı yapan ve ardından da Özçelik İş Sendikası Genel Sekreterlik görevine gelen Hicret Bozoklu, gündeme damgasını vuran açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Benim kamudan da edindiğim tecrübe, bir iş şeffaf yapılmıyorsa, birilerinden gizlenerek kapalı kapılar ardında yapılıyorsa, bu işlerde her zaman sıkıntı olur, dedikodu olur diye düşünüyorum. Ben aslında tüzüğe göre toplu sözleşmeleri yönetmekle sorumluydum. Birkaç toplu sözleşme dışında toplu sözleşme dışında bu görev Genel Başkan tarafında bana tebliğ edilmedi. Sendikanın yönetiminde eskiden beri devam eden toplu sözleşmeleri genellikle şube Başkanları yapıyor, ancak bazı toplu sözleşmeleri de Genel Başkan ve Genel Mali Sekreter yapıyordu.
İSKENDERUN MMK TOPLU SÖZLEŞMESİNDE DAHA ÖNCEDEN ANLAŞMA YAPILMIŞ
En son yapılan İskenderun MMK’ da ki toplu sözleşmede de yine Bayram Bey ve Yunus Başkan toplu sözleşmeleri sürecini yönetmişlerdi. Ben Genel Sekreter olarak toplu iş sözleşmesinin son iki oturumuna katıldım ama bunu anlayabilecek tecrübedeyim. Zaten toplu sözleşme bitmişti, sonraki oturumlar şeklen yapılıyordu. Burada toplu iş sözleşmesi durumuna uymayan bir şey yaşandı. MMK tolu iş sözleşmesi konuşulurken, İskenderun Şube seçimlerine denk geldi. Şube seçimlerinden önce MMK da işçilere birer maaş ikramiye alındı. Yine aldığım duyumlara göre MMK’nın işvereni, Genel Müdürü ve Avukatı Ankara’ya gelerek, Yunus Değirmenci ve Bayram Altun Bey ile beraber bu ikramiye işini planladılar ve işçilere İskenderun şube seçimlerinde birer maaş ikramiye dağıtıldı. Bence bu ikramiye işi konuşulurken bu toplu sözleşme bitmişti. Toplu sözleşme masadayken siz toplu sözleşmeden bağımsız işçilere birer ikramiye dağıtırsanız ve sonra enflasyonun altında bir toplu sözleşme imzalarsanız, insanların böyle düşünmesi doğaldır. Bu da kurumları da yıpratır şahıslarla beraber aynen böyle gerçekleşmiştir.
Bu toplu sözleşmede özellikle İskenderun Şube Başkanı bildiğim kadarıyla imza günü toplu sözleşmeye gelip ekibiyle müdahil olabilmiştir. Toplu sözleşmeler başlamadan önce iş yerlerinde üyelerle görüşülerek onların talepleri, istekleri alınır, orda enflasyon, ülke şartları alınır o iş yerinin şartları, iş yerinin verimliliği dikkate alınarak üyelerle beraber bir taslak hazırlanır. O taslakla beraber işveren toplu sözleşme masasına davet edilir, toplu sözleşmenin önemli dönemleri de işçilerle gelinen noktalar paylaşılır. Belli dönemler işçinin fikri alınarak ilerlenir, bu imza aşamasına gelinince de işçi haberdar edilerek toplu sözleşme imzalanır. Bu ideal bir toplu sözleşme düzenidir.
Ben bazı devam eden toplu sözleşmelerde şube teşkilatlarımızın şube başkanlarımızın yürüttüğü birçok toplu sözleşmede bu kurallara uyulduğunu biliyorum. Şube başkanlarının, genel merkez yöneticilerinin etkin olmadığı çok dar çerçevede başlatılmış toplu sözleşmede zaten sıkıntıda olduğunu söyledim. Sıcak bir gündem olduğu için ve MMK işçileri imzalanan toplu sözleşmeden memnun olmadıklarını bildiğim için bu örneği verdim.”
YUNUS DEĞİRMENCİ THY, TEKNİK A.Ş. TOPLU SÖZLEŞMESİNDE İŞVEREN TEMSİLCİSİNE “SİZE YALVARIYORUM” DEMİŞ
Hicret Bozoklu, Türk Hava Yollarına bağlı İstanbul THY Teknik A.Ş’de anlaşma sağlanan toplu sözleşmende, işveren hemen imzalanması isteyince Özçelik İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci “Size yalvarıyorum, bize bir gün zaman verin” diye konuştuğunu ifade ederek, yaşananları şu ifadeler ile anlattı;
“İstanbul Teknik A.Ş iş yerinde bir müddettir sıkıntılı bir süreç vardı. Pandemi dönemi ile başlayan uçaklar uçmadığı için, hizmet veremediği için işverenin yoğun talep ve baskısıyla imzalan ek protokol var. Bu ek protokolde ücretler yüzde 30 geri gidilmişti. O dönemden itibaren zaten üyelerimizle sendikamız arasında birtakım memnuniyetsizlikler vardı. Doğal olarak yüzde 30’luk maaşlarından indirim yapılmış insanlar zor durumda kalmışlar ama işler açılıp, uçaklar tekrar uçunca bu ek protokolde verilen yüzde 30’luk kaybın bir kısmı iş veren tarafından iade edilmişti.
O zamana toplu sözleşme dönemi geldi. Toplu Sözleşmeye katılan o iş yerinden geldiği için Ferhan Öner Başkan toplu sözleşmelerde baş aktör oynadı. Sahadan gelen, orayı bilen biri olarak o görev ona verilmişti. İşte bir güven bunalımı da olunca, bir genelge davası da vardı orda. Ek protokol arkadaşların güvenini kazanmak için üyelerin aslında olması gereken de budur. O toplu sözleşmeyi yöneten arkadaşlarımız tarafından üyelere ‘sizden habersiz toplu sözleşme imzalamayacağız, rahat olun. Toplu sözleşmede hangi aşamaya gelirsek, dönüp size soracağız. Sizin onayınızı almadan bir toplu sözleşme imzalamayacağız.’ diye söz verilmiş.
Toplu sözleşme öyle bir safhaya geldi ki iş veren tarafından aslında hiç de azımsanmayacak bir rakam sendikaya teklif edildi yüzde 85 gibi bir artışa tekâmül ediyor. Son imza aşamasında da Genel Başkan da iş veren vekili tarafından davet edilmişti. Yine Genel Başkan Yardımcımız Ferhan Öner ve 2 Şube başkanı ordalardı. Sanıyorum ben yoktum orda, ben Genel Sekreterim orda mutlaka olması gereken benim ama ben yoktum görevlendirilmemiştim. Yüzde 85 zam iş veren tarafından teklif ediliyor ama iş veren vekili bu gün imzalayacaksınız diye bir düşünme payı bırakmıyor. Bizim arkadaşlarımızda ‘biz üyelerimize söz verdik, zam ne olursa olsun dönüp üyenin rızasını aldıktan sonra imzalayabiliriz.’ Diyor. Çünkü toplu sözleşme taslağında maddi unsurlar yok, onun dışında rakam yüzde 85 çok iyi bir rakam gibi gözüküyor ama toplu sözleşme 6 aydır devam ediyor, geriye dönük 6 aylık zaman dilimini kapsamıyor o 6 ayın içinde arkadaşların beklentisi var onu karşılamıyor. Bazı idari maddeler var arkadaşların önemsediği, onlar halledilmemiş gibi geriye dönüp sorma ihtiyacı var ve sözü var ama iş veren vekili de buna imkan tanımak istemiyor, bu gün bitirelim diyor. İş verenin de kendi açısından nasıl bir stratejisi vardır, onu önemi vardır, onları bilebilecek durumda değilim, iş sıkıntılı bir hal alıyor.
Bizim Genel Başkan Yardımcımız ve Şube Başkanı arkadaşlarımız ‘biz imzalayamayız, bu şartlarda söz verdik.’ Diyor. İşveren ‘imzalayacaksınız’ diye bastırıyor ve sonunda şöyle bir fotoğraf yansıyor; Genel Başkan Yunus Değirmenci iş veren vekiline ‘arkadaşlara soralım, bize 1 gün süre ver.’ talebini iletirken ‘yalvarıyorum size’ diye bir ifade kullanıyor. Ben burada gerçek olmayan ve şahitleri olmayan hiçbir ifadeyi kullanmıyorum. Oturumun başından beri bu söylediğimin sendika tarafından da iş veren tarafından da çok şahidi var. Bir sendika Genel Başkanının, bir işçi temsilcisinin başındaki, iş veren vekiline konu ne olursa olsun ‘size yalvarıyorum’ diye hitap etmesi işçi sınıfı adına son derece üzüntü verici bir durumdur.”