Bu ülkede 15-20 yıl öncesine kadar kadınlarımız, kızlarımız başörtüsünden dolayı türlü türlü eziyetlere maruz kaldılar.
TBMM Genel Kurulunda, başörtülü diye yemin ettirilmeyen Milletvekili Merve Kavakçı'lar oldu.
Üniversitelerde okuyan kızlarımız, başörtüsü yasağından dolayı saçlarının üzerine peruk takmak zorunda kaldılar.
İkna odalarında türbanlarını çıkartmaları için psikolojik şiddete uğradılar.
Resmi dairelerde başörtüsü takanlar türlü türlü eziyetlere maruz kaldılar.
Başörtülü anneler, çocuklarının askeriyedeki yemin törenlerine alınmadılar.
Daha nice nice örnekler verebiliriz.
Allah’a şükür ki şimdi bunların artık hiçbiri kalmadı.
Yakın geçmiş tarihimizde insanlık adına utanılacak anılar olarak kaldı tüm bunlar.
Bu ülke kadınlarının, kızlarının türban ve başörtü sorunu artık kalmadı.
İsteyen, istediği gibi başörtülü veya başörtüsüz devletin her alanında yer alabiliyor.
Günlük hayatta, başörtü takan ve takmayan kimse artık dikkat çekmiyor.
Her ikisi de olağan hale geldi.
Normale döndü, dönmesine fakat…
Dedik ya 15-20 yıl önce başörtü takanlara eziyet yapılıyordu diye,
Şimdi de başörtüsü takmayanlara eziyet başladı.
O zaman başörtüye karşı olanlar nasıl yanlış yapıyorlarsa, şimdi de başörtü takmayanlara karşı eziyet edenler aynı yanlışı yapıyorlar.
Her iki zihniyetin de birbirinden ne farkı kalıyor?
Nereden çıktı bu konu diyorsunuz değil mi..?
Şimdi size Karabük Üniversitesinde yaşanan bir olayı anlatacağım.
Bize gelen bilgilere göre “Vay anasını, bu kadarı da olamaz” cinsinden.
Neyse, şimdi konumuza gelelim.
Karabük Üniversitesi, İlahiyat Fakültesinde bir kadın öğretim görevlisi başını açmaya karar veriyor ve başını açıyor.
Ha bu arada, bahse konu kadın öğretim görevlisi Marmara İlahiyat Fakültesi mezunu ve İlahiyat ta kendi alanında yüksek lisansını da tamamlamış.
Başı açık bir şekilde, görev yaptığı İlahiyat Fakültesine gidiyor.
Ve aman Allah’ım…
İlahiyat Fakültesi Dekanı “Sen nasıl başını açarsın, bu ne hal?” diyerek, kadın öğretim görevlisini okuldan kovuyor ve bir daha da fakülte binasına almıyor.
Öğretim görevliliği yaptığı fakülte binasına girişi yasaklanıyor.
Bir süre sonra Üniversite Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, kadın öğretim görevlisini çağırıyor ve başını kapatması için kendisi ile konuşuyor.
Konuşmasında, dinimize göre başı açıklığın günahından falan bahseden Rektör’e kadın görevli kendisinin Marmara İlahiyat mezunu olduğunu ve yüksek lisansını da yaptığını hatırlatıyor.
İkna edilemeyen kadın öğretim görevlisi ile ilgili bir ara formül bulunuyor?
Formül ne biliyor musunuz?
Üniversite içinde Edebiyat Fakültesi, Coğrafya bölümüne öğretim görevlisi olarak ataması yapılıyor.
Kadın öğretim görevlisi “Ben ilahiyatçıyım, ne anlarım Edebiyattan, coğrafyadan? Burada nasıl derslere girebilirim ki?” şeklinde serzenişleri oluyor.
Ve kendisine “Fakültene ancak başını kapatırsan, dönebilirsin” deniliyor.
Bize gelen bilgiler bunlar.
Ve birçoğu da doğru bilgi.
Şimdi Karabük Üniversitesinin Sayın Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık ile İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulcebbar Kavak’a buradan soruyoruz…
Bu ülkenin yakın geçmiş tarihinde başörtülü kadınlarımıza, kızlarımıza eziyet yapanları, başörtüyü yasaklayanları lanetlemiştiniz değil mi?
Şimdi sizin o lanetlediklerinizden ne farkınız kaldı?
Türkiye Cumhuriyeti’nde bu başörtüsü yasağında yer alanları ve şimdi de başörtüsü takmayanlara böyle eziyet yapanları biz lanetliyoruz.
Şunu iyi bilin ki;
Başörtüsü yasağında olanlar tarihin utanç sayfalarında nasıl yerini aldılarsa, sizler de yer alacaksınız.