1995 Yılında o dönemin Başbakanlık Özelleştirme İdaresi tarafından KARDEMİR A.Ş müteşebbis heyetine bir lira karşılığı devir edilen Karabük Demir Çelik Fabrikaları böylelikle 58 yıl sonra özelleştirilmişti.
KARDEMİR A.Ş’nin 1998 Yılında da hisselerin tamamı borsada halka arz edilerek, satışa sunulmuş ve yine böylece hisselerin tamamı borsada işlem gören çok ortaklı bir şirket olmuştu.
2 Binli yıllardan itibaren de hakim hissedar olan Yolbulan, Güleç ve Yücel ailelerinin yönetimine geçmiş ve 2020 yılına kadar bu üç aile şirket yönetiminin başında kalmıştı.
2018’de Mutullah Yolbulan’ın vefat etmesiyle Yolbulan ve Güleç aileleri arasında şiddetli geçimsizlik yaşanmış, taa ki 2020’de yapılan genel kurul öncesi hükümetin gönderdiği eli çantalılar gelerek 11 kişilik KARDEMİR A.Ş. Yönetiminde 9 koltuğu altlarından almıştı.
20 Yıl hakim hissedar ailelerin KARDEMİR’deki yönetimi kendi aralarında yaşanan kavgalar ve birbirlerini sürekli Ankara’ya şikayet etmelerinden dolayı sona ermiş, yönetim kurulunda sadece Kamil Güleç ile Mustafa Yolbulan kalabilmişti.
Mustafa Yolbulan’ın istifa etmesiyle 2023 genel kurulunda KARDEMİR’in 11 kişilik Yönetim Kurulunda sadece Kamil Güleç kalmış, diğer 10 kişi ise hükümetin belirlediği isimler olmuştu.
Buraya kadar biraz hafıza tazelemek isteyip, KARDEMİR A.Ş’nin özelleştirilme tarihçesini tekrar bir hatırlatmak istedik.
------------------OooO------------------
Gelelim günümüze…
KARDEMİR A.Ş’nin mali durumu hiç iyi değil. 2024 yılını 4 Milyar liraya yakın zararla kapattı.
Öte yandan milyon dolarlık kredi borçları artarak, şirketin sırtına yükleniyor.
Hükümetin görevlendirdiği 10 kişi ve bir Kamil Güleç’in yer aldığı yönetim kurulu kendi aralarında bir türlü uyumu yakalayamadı.
Ellerinde 1 TL’lik KARDEMİR hissesi olmayan, hükümetin belirlediği, her biri kendi arasında uzman olan 10 Yönetim Kurulu üyesi şirketi kar ettirmek için çalışıyor ama zarar ettiği zamanda gece uykuları kaçmıyor ve canları yanmıyor.
Çünkü hiçbir sermaye yatırmış değiller. Görevlerini yapıyorlar, karşılığında da şirketin sunduğu huzur hakkı, makam aracı ve diğer imkanlardan sonuna kadar yararlanıyorlar.
Görevleri bitip, gittikleri zamanda KARDEMİR üzerinde hiçbir sorumlulukları kalmıyor.
Artık bu sürecin önümüzdeki yıl Ekim ayında yapılacak seçimli genel kurulda son bulması gerekiyor.
Sermaye piyasalarının, ticaretin ve paranın global kuralları vardır.
Hisselerin tamamı borsada işlem gören bu tür şirketlerde, ellerinde en fazla hisseyi bulunduran yatırımcılar genel kurulda seçilerek, yönetim kurulunda yer alır ve şirketi yönetir.
Kamil Güleç’in elinde B Grubu 3-4 Milyar Liralık hisse senedi var. 3-4 Milyar dediğimiz para 100-120 Milyon Dolar yapıyor.
Keza son aylarda Soner Özbey’de KAP’a bildirdiği ve yabancı fonlar üzerinden 2 Milyar 600 Milyon liralık A Grubu hisse senedi sahibi oldu.
Bu iş insanları yüz milyon dolarlarını zevk için mi hisse senetlerine yatırıyor ve yıllarca bu paralarını o hisse senedine neden bağlıyorlar?
Paralarını yatırıyor ve hisselerin çoğunluğuna sahip oldukları şirketin yönetimine gelerek, para kazanmak için çalışıyorlar.
Uzun sözün kısası, amaç para kazanmak…
Peki, 100 Milyon dolarlarını hisse senedine bağlayıp, yönetimine geçtikleri şirket zarar ettiği zaman kimin canı yanıyor, tabi ki o yatırımcıların.
KARDEMİR A.Ş. Yönetiminde vergisini bile şirkete ödettikleri bol sıfırlı maaş alan, altlarına tahsis edilen son model özel şoförlü makam araçları olan, fakat bir lira bile para kaybetme riski olmayan hükümetin belirlediği bu insanlar artık yönetim kurulunda yer almamalı.
KARDEMİR A.Ş’nin yönetiminde kar ettiği zaman keyiflenen, zarar ettiği zamanda yine kendi canı yanan yatırımcı iş insanları olmalı.
Adam yüz milyonlarca dolar para yatıracak, keyfi zarar etmeyi göze alacak, böyle bir mantık var mı?
Tabi ki yok...
Ama bir lira hissesi olmayan, yönetim kurulunda bulundukları için şirket imkanlarından sonuna kadar yararlanan, şirket zarar etse de, kar etse de cebine girip çıkmayan, para kaybedip canları yanmayacağı için birbirleri ile uğraşan yönetim kurulu üyelerine artık son verilmeli.
KARDEMİR A.Ş’nin Ekim 2026’da yapılacak olan seçimli genel kurulunda parayı veren yönetimde yer almalı. 11 Kişilik yönetimden sadece 4’ü SPK’nın denetçi konumundaki üyeler olmalı ve onlarda artık haddini bilip sadece SPK mevzuatı çerçevesinde şirket yönetiminde hareket etmeliler.
Yatırımcının elinde yönetime 5-6 üye seçtirecek hisse olacak ama yapamayacak.
Çünkü Ankara’nın talimatı böyle...
Bakın, Soner Özbey 2,5 Milyar liranın üzerinde cebinden KARDEMİR hisselerine para bağlıyor ve yönetime girmek için bir buçuk yıl bekliyor.
Ama bir lira hissesi olmayan 10 kişi yönetim kurulunda bulunuyor.
Bu hangi ticaretin mantığında bulunuyor, bir söyler misiniz?
Rahmetli Mutullah Yolbulan 1998’de KARDEMİR Yönetimi için kavga ettikleri Ahmet Nur Çebi’ye “Parayı veren düdüğü çalar. Sen de parayı bastırıp, hisse alacaksın ve genel kurulda seçilip yönetimde olacaksın. Bunun başka yolu yok.” demişti.
Evet, ticaretin ana kuralı budur; Parayı veren söz sahibi olur.
Artık KARDEMİR A.Ş. Yönetiminde de parayı veren söz sahibi olmalıdır.
Kazandığı zaman gülen, kaybettiği zaman da canı yanan ve ağlayan yatırımcılar yönetimde olmalıdır.
KARDEMİR’in artık bir sahibi olmalıdır.
Başı kesik horoz ne kadar yaşarsa, KARDEMİR de böyle giderse o kadar yaşar.