Kavgadan tabi ki olumlu bir sonuç çıkmaz.
Kavga, kavga eden taraflara her zaman zarar verir ve bir şey kazandırmaz.
Karabüklü haddeciler, Kardemir A.Ş Yönetimini oluşturan Yolbulan, Yücel ve Güleç ailesine karşı dün, bu gündür bu kavgayı vermiyor.
10 Yılı buldu bu kavga başlayalı.
Verilen kavga nedir?
Kavga, kütük kavgasıdır.
İnşaat demiri üreten haddehanelerin işlenmemiş mamulü, yani ham maddesi olan kütük haddeciler için olmazsa olmazıdır.
Kardemir A.Ş'nin Yönetimini oluşturan bu üç aile, Kardemir'in ürettiği kütüğün daima en fazlasını almışlardır. Yani aslan payını, Kardemir’in yönetimini oluşturan aileler alıyor.
2002 Yılında da Kardemir Yönetimine daha yeni gelmiş olan Mutullah Yolbulan, Kamil Güleç ve Yücel ailesine karşı yine haddeciler bir kavga vermişti. O dönem BRTV Haber Müdürü olarak, biz o kavganın tam göbeğinde yer aldık.
Nazım Çapraz, Erdal Erhal, Uğur Bostancıoğlu ve daha 3-5 haddeci, Kardemir yönetimini oluşturan bu üç aileye karşı ciddi bir mücadele başlatmışlardı. Geçmiş dönem tam hatırlayamıyor olabiliriz ama o kavganın içinde Kaptan Gurubu sanırım yer almamıştı. O tarihlerde Yaşar Kaptan Çebi, Çorlu’ya devasa bir izabe ocağı kurmakla meşguldü, diye biliyorum. Belki söz konusu o mücadeleye dışarıdan destek vermişte olabilir.
Şimdi de Kaptan Gurubu, Kardemir Yönetimini oluşturan bu üç aileye karşı bir mücadele başlattı ve şimdi de 2002 yılında aynı kavgayı veren haddeciler kenara çekildi.
İşin aslı, sanayicilerin tamamen ticari ve kazanç kavgası gibi görülse de Karabük’ü yakından ilgilendiriyor.
Kardemir, Haddeciler, Kütük ve Demir cümleleri…
Kavga bu dört kavram etrafında 10 yıldır yaşanıyor ve bu gidişle çok daha yaşanacak gibi.
Sanayicilerin kendi arasındaki kavgayı özetlersek, konunun özü şöyle;
1994 Yılında Karabük Demir Çelik Fabrikası 1 TL karşılığı çalışanlarına ve yöre halkına devir edildikten sonra, o dönemin sendikası olan Çelik İş idaresinde başına çeşitli yönetimler geldi ama Dünya genelinde yaşanan global demir çelik sektöründeki krizden dolayı 2000’li yıllara kadar çok kötü günler yaşandı.
O dönemin Kardemir A.Ş.Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şinasi Altıner “200 Dolar’a kütük satabilsek para koyacak yer bulamayız diyordu.” Şimdi kütük 500 Dolar’ın üzerinde. Gerisini siz hesaplayın.
Bölgede cevherden tek kütük üretimi yapan entegre tesis olan Kardemir, kütüğün bir kısmını kendisi işliyor ve geri kalanı da bölgedeki haddecilere, sanayicilere satıyor.
İşte kavga burada başlıyor.
2000 yılından sonra Kardemir’in başına gelen Yücel, Yolbulan ve Güleç aileleri, Kardemir’in başta kütük olmak üzere demir ve diğer bazı ürünlerini kılıfına uydurup, öncelikli mal alımı gibi, aslan payını almaya başladılar. Yani Kardemir’in satışa sunduğu bu ürünlerin %80’in üzerindeki kısmını bu üç aile almaya başladı. Bölgedeki diğer haddeciler işleyecek kütük bulamayınca, kavgalar başladı.
İlk kavga 2002 yılında baş gösterdi. Başını, Erhallar, Çaprazoğlu ve Boskay gibi sanayicilerin çektiği bir grup haddeci, Kardemir yönetiminin kendilerine rant elde ettikleri bu satış uygulamasını sonlandırmaları için mücadele verdiler. Fakat mücadeleleri fazla uzun sürmedi. Bir şekilde pes ettiler ve oturdular yerlerine.
Eee… Sonuçta, suyun başında isen ister suyu salarsın, ister salmazsın.
Kardemir Yönetimi örnek fiyatla, Kardemir’in sattığı kütüğün %80-90’ını 500 Dolar’a aldılar, Karabük’teki haddecilere üzerine 10-15 Dolar kar koyarak sattılar.
Ve hala çarkın büyük kısmı da böyle dönüyor.
Ton başına 10-15 Dolar deyip küçümsemeyin. 10 Bin ton da 100-150 Bin Dolar, 100 Bin Ton’da 1-1,5 Milyon dolar para demek. Kaldı ki tam reel bir rakam olmasa da Kardemir’in yıllık kütük satışı 500 Bin Ton’un üzerinde. 500 Bin ton kütük satışının 400 Bin Ton’u bu şekilde satılıyorsa, satanların sadece kütük satışından yıllık kazancı, 4-6 Milyon Dolar civarındadır.
Bu para, Kardemir’in kardan zarı demektir.
İyi para…
Haddeci, fabrikasını çalıştıracaksa, bu kütüğü alacak ve işleyecek. 10-15 Dolar fazla para vermeye razı. Ne tekim yıllarca böyle devam etti ve hala çarkın büyük bir kısmı da böyle dönüyor diye tahmin ediyoruz.
2002 Yılında haddecilerin Kardemir yönetimini oluşturanlara karşı yaptığı bu mücadelenin ardından, son iki seneye yakındır da Kaptan D.Ç Grubu aynı mücadeleye başladı.
Burada amaç, Kardemir’in Karabüklü haddecilere adilane bir şekilde kütük satışı yapması istenmesidir. Yani satış politikalarındaki şikâyetler.
Ha, bu arada Kardemir’de satış işlemi ayın belirli birkaç günü yapılır. Sabah Saat 08:30’da satış başlar, 08:45’de satış kapanır. 100 Binlerce ton ürün 15 dakika da satılır. Diğer bir iddia ise satıştan bir gece önce, zaten kimin ne alacağı paylaşılacağı yönündedir.
Şimdi buradan biz böyle yapılıyor dersek, al başına bela.
Bir dünya tazminat davaları…
2002 Yılında bu konuları dile getirdik diye, şahsımıza 500 Milyar, şimdiki para ile 500 Bin TL tazminat davası açılmıştı. Ömür boyu kazanıp ta, on da birini göremeyeceğimiz bir rakam.
Ne kadar açık ve net anlatabildik, bilmiyoruz ama konunun özeti bu.
Yani Kardemir’in sadece kütük satışından yıllık 4-6 Milyon Dolar birilerinin cebine girdiği iddia edilen rant kavgası. Daha diğer ürünlerin satışından elde edilen karları söylemedik. İnşaat demiri, profil gibi ürünleri hiç konumuza katmıyoruz bile.
2002 Yılında Karabüklü bir grup haddecinin kavgası, şimdi Kaptan D.Ç’nin kavgası.
Karabük Haddeciler Derneğinin yeni seçilen başkanı Hacı Nazım Çapraz amca da çıkmış birlik, beraberlikten ve barıştan bahsediyor.
İyi, kötü ne yapsın Hacı amca?
Öyle demek zorunda…
Orada çalışan bir hadde var. Sadece kendisinin değil, diğerlerinin de sorunu aynı. Hadde çalışacak, işçiler maaş alacak, üretim yapılacak ve çark böyle dönecek.
Bundan 10 sene önce, 40’a yakın olan haddeden şimdi 15-20 hadde kaldı. Bunlar da mı kapısına kilit vursun.
Diğer taraftan, Kaptan Grubunun cephedeki Generali Murat Orhan’da konuşup, dursun…
Bir tarafta milyon dolar rant, diğer tarafta birileri konuşup duruyor. Çok ta önemli değil gibi görünüyor şimdilik. Ama zamanla göreceğiz bakalım neler olacak?
Ha bu arada, Kardemir Yönetimi komple değişse, yerine gelecek diğer sanayiciler farklı mı yapacak.
Keser kimin elinde ise, yonga da onuna önüne düşer.
En köklü çözüm ne biliyor musunuz?
Kardemir Yönetimi, Kardemir’le hiçbir şekilde ticaret yapamayacak.
Bakın o zaman, seyreyleyin siz Kardemir Yönetimini.
Vallahi Ulu Cami’nin altındaki soğuk demirci bile yönetime girmekte tereddüt eder.
Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan buraya el atacak.
Ah, öyle bir şey oluverse…
Olacağına bakalım…
Kardemir, Karabük’teki haddecilere adil bir şekilde kütük satışı yapıyor. Karabük’te 30-40 hadde oluveriyor. Her hadde günlük çift mesai işçi çalıştırıyor.
Bir hadde ortalama 100 işçi çalıştırıyor ve böylece sadece haddelerde 3-4 Bin işçi istihdam ediliyor. Tekrar Demir tüccarları, nakliyeciler faaliyete giriyor ve Kardemir kendisi 4-5 Bin işçi istihdam yaparken, dışarıda da bir o kadar direk ya da dolaylı istihdam sağlıyor.
Güzel hayal değil mi..?
Güzel hayal de, Kardemir özelleşmeden önce, bahsettiğimiz bu hayalin daha fazlası zaten vardı Karabük’te.
Çark böyle dönerse, haddecilerin bu kavgası kendi ticari kazanç kavgaları gibi görünürse ve bu gidişata başta Karabüklü sanayiciler gerçekten birlik olup dur demezlerse, bir ton kütük için daha çoook amcanın sol elini öpen olur.
Editör: Haber Merkezi