Dermatoimmunoloji ve Alerji Derneği 2.Başkanı, Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Başak Yalçın, kozmetik uygulamalarının, gereksiz ve yanlış uygulandığında çok önemli sorunlara yol açtığını belirtti.
Genç ve güzel görünme isteğinin, insanlık var olduğundan bugüne uzanan süreçte her zaman gündemde olduğunu ifade eden Yalçın, sosyal hayat ve iş hayatına aktif olarak katılma zorunluluğunun artmasıyla beraber genç ve güzel görünme isteğinin zamanla arttığını söyledi.
Bu doğrultuda kozmetik sektörünün her geçen gün daha fazla büyüdüğüne ve teknolojik gelişmelerin arttığına dikkat çeken Yalçın, "Daha önceleri ancak cerrahi yöntemlerle yapılabilen kozmetik işlemler, zamanla cerrahi olmayan yollarla, daha güvenli ve daha konforlu olarak ve kişinin günlük yaşamına hızla dönmesini sağlayacak şekilde uygulanmaya başlanmıştır. Günümüzde bu amaçla farklı dalga boylarına sahip çeşitli lazerler kullanılmakta, botilinum toksin, dolgu, mezoterapi, plateletten zengin plazma yani prp, ip uygulamaları yapılmakta ve kimyasal soyucular gibi yöntemlerden yararlanılmaktadır.
Bu yöntemler tek başına ya da bir arada uygulanarak kişilerin daha genç, güzel ve sağlıklı görünme hedeflerine önemli katkılar sağlamaktadır. Ancak yaşlanmayı durdurabilen ya da geri çevirebilen bir yöntem maalesef henüz mevcut değil. Bu uygulamalarla her ne kadar dış görünüşe önemli katkılar sağlanabilse de yaşlanma belirtilerinin tamamen yok olması ya da tüm fiziksel kusurların giderilebilmesi mümkün değil. Kişilerin beklentileri gerçekçi olmalı. Diğer türlü yapılan işlemler kişileri mutlu etmekten ziyade tam tersine hayal kırıklığına uğratmakta ve mutsuz edebilmektedir" diye konuştu.
Sosyal medya aracılığıyla hızla yayılan ve milyonlarca takipçiye ulaşabilen çeşitli kozmetik uygulamalarının güncel bir sorun olduğunu aktaran Prof. Dr. Başak Yalçın şunları söyledi: "Daha önceleri giysi, ayakkabı, çanta, takı gibi giyim malzemeleriyle kendini gösteren moda akımları günümüzde kişinin yüzü ve vücudunu içermeye başlamıştır. Artık bazı dudak, burun ve kaş şekillerinin, yüz hatlarının moda akımı şeklinde zaman zaman değiştiği görülüyor. Her bir değişim de ciddi sayıda takipçiye ulaşıyor. Halbuki bu akımların hızla değiştiği ve takipçilerine sık sık yeni dış görünüşler empoze ettiği görülmektedir. Bazen kozmetik uygulamaları amacını aşıp tam bir çılgınlığa dönüşebilmektedir.
Bunun sonucunda dış görünüşünü takıntı haline getirmiş, kendini beğenmeyen mutsuz bireyler oluşmaktadır. Bu durum özellikle gençlerde ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Gençler sosyal medya aracılığıyla takip ettikleri çeşitli fenomenleri taklit etmeye çalışmakta ve bu doğrultuda gereksiz bir çok kozmetik uygulamaları talep etmektedirler. Ancak takip edilen çeşitli fenomenlerin sembolize ettiği bu moda hızla değiştiği için de sürekli yeni arayışlara girmekte ve dış görünüşlerini beğenmemeye başlamaktadırlar. Bu durum ciddi öz güven düşüklüğü ve mutsuzluğa neden oluyor. Bazen de depresyon gibi psikolojik sorunlara da yol açıyor. Bu nedenle kişilerin beklentileri gerçekçi olmalı, gençler zaman zaman kapıldıkları bu moda akımlar ve yol açacağı sorunlar nedeniyle uyarılmalıdır."