Karabük Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Çağatay Kılınç, Yükseköğretim Kurumları Sınavlarına (YKS) girecek öğrencilere günlük rutinlerini bozmamalarını tavsiye etti.
Doç. Dr. Kılınç, AA muhabirine, uyku, yeme-içme saatlerine ve düzenlerine dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, öğrencilerin günde 1-2 saat dersi bırakıp kendilerini sınav psikolojisinden uzaklaştıracak unsurlarla meşgul etmelerini değerli bulduğunu söyledi.
Öğrenciler ders çalışırken ailelerin de kitap okumasının önemine değinen Kılınç, "Çocukların 'ruhsal iyi olma halleri'ni korumaları lazım. Sınav önemli bir unsur ama bu ne dünyanın başı ne de sonu. Böyle düşünmek lazım ve ruhsal iyi olma hallerini korumalarının bu noktada çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sınava hazırlanmak için bilgi ve beceri gerekli ama sınav anındaki performans da çok önemli. Bu performansı etkileyen unsurlardan biri ruhsal iyi olma hali." diye konuştu.
Kılınç, sınav anında heyecanın normal olduğuna değinerek, "Bir eyleme başlamadan önce ortaya çıkan enerji; heyecan. Bu olması gereken bir şey. Sınava girmeden önce heyecanlanmıyorsanız sorun buradadır. Bunu olumlu düşünmek lazım. Heyecanlanmak iyidir. Bol bol heyecanlanabilir. Sadece kaygı düzeyini belirli bir seviyede tutmak ve o heyecanın kaygıya, aşırı strese dönüşmesini engellemek lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Sınavı kazanan öğrencilerin tercihlerini kendilerinin yapması gerektiğini belirten Kılınç, öğrencilere hayallerinin peşinden giderek hayatlarını devam ettirmeleri önerisinde bulundu.
AİLENİN DE İŞİN İÇİNDE OLMASI GEREKİYOR
Eğitim danışmanı Evren Özden Çavuşoğlu da sınava girecek öğrencilerin tek başına sorumlu olmadığını, ailenin de en az onlar kadar işin içinde olması gerektiğini vurguladı.
Hazırlık sürecinde çok yüksek puan alan öğrencilerde bile kaygıya rastlandığına dikkati çeken Çavuşoğlu, "Kaygıları aslında dikkat ve bilgi eksikliği, algılama, ani gelişebilecek fiziksel rahatsızlık değil. Kaygıları; koşullu motivasyonla sınava girdiklerinden, yani 'Kazanamazsam beni şöyle bir hayat bekliyor, kazanamazsam arkadaşlarımın ya da annemin, babamın yorumları...' Yaptıkları ya da yapamadıklarıyla çocukların kendisini layık görmesi, yaptıklarına değer vermesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
SONUÇ ODAKLI YORUM ÇOCUKLARO DAHA DA KAYGILANDIRIYOR
Ailelerin sınava girecek çocukları için bütün koşulları sağladığını, bu konudaki hassasiyetlerinin üst seviyede olduğunu aktaran Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aslına eksik olan taraf şu; aileler not odaklıysa kaç yanlışına odaklanıyorsa kaçıncı olmasına, sınıftaki başka bir öğrencinin kaçıncı olmasına odaklıysa sürece odaklanılmamış oluyor. Öğrenciyi bozan kısım burası çünkü çocuklarda 21 yaşına kadar zeka gelişimi devam ediyor. Dolayısıyla şimdiki zamana odaklılar. İleriye dönük bizlerden duyduğu ama içselleştiremediği şeyleri ifade ediyorlar. Yetişkin olarak soyut bilinçte olduğumuz için 5-10 yıl sonrasını yorumlayabiliyoruz. Fakat gençler ve çocuklar, bunu yapamadıkları için, şimdiye odaklı oldukları için bizim sonuç odaklı herhangi bir yorumumuz onları daha da kaygılandırıyor."
Çavuşoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde çocuklarla ilgili en çok ekran bağımlılığının artması, yaptığı programlara uyamaması ve harekete geçememesi yönünde şikayetlerin geldiğini anlattı.
Sınava girecek öğrencilere uyku düzenlerine dikkat etmelerini tavsiye eden Çavuşoğlu, "Vücudun başka türlü tazelenme, dinlenme şansı yok. Uykudan ödün verilmemesi gerekiyor. 'Öğlen saat 10-11'e kadar uyuyorum ama sabah saat 5-6'ya kadar ders çalışıyorum.' diyor öğrenciler. Bu, olmaması gerekiyor. En geç gece saat 12'de uykunuzun başlaması gerekiyor. Sabah saat 5'te kalkmak daha mantıklı. Öğrenciler, ders çalışmakla beraber üniversiteli olmayı gerçekten istedikleriyle ilgili inanç geliştirmeli." diye konuştu.