Spot Haber

YOLUMUZDAKİ ENGELLER...

Abone Ol



YOLUMUZDAKİ ENGELLER

Sendikal yetki mücadelesinde son sözü Yargıtay 22. Hukuk Dairesi verdi.

Zonguldak İş Mahkemesinin kararını yok saydı.

Toplu iş sözleşmesi yetkisi Çelik İş Sendikasının.

Yargı kararının üzerine bir söz söylemek gereksiz.

Öyle oldu - böyle oldu.

Ancak dairenin Başkanın muhalefet şerhine dikkatlerinizi çekmek istiyoruz…

22. Hukuk Dairesi Başkanı Remzi Balta muhalefet şerhinin bir bölümünde bakın ne diyor;


“Dosya içeriğine göre davalı sendika ile işveren arasında ekonomik çıkar birliği bulunup bulunmadığı, aralarında anlaşma olup olmadığı, varsa anlaşma doğrultusunda yetki sürecini davalı sendika lehine değiştirmek için birlikte hareket edilip edilmediğinin tespiti gerekmektedir. Davalı işverenin 1172 işçi alımındaki zamanlaması ve bu işçilerin hemen hemen tamamının davalı sendikaya üye olması, bu konuda kuvvetli bir şüphenin varlığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için başvuru tarihine yakın tarihlerde işe alındığı anlaşılan 1172 işçinin bu amaçla işe alınıp alınmadıklarının, işyerinde bu sayıdaki işçiye gerçekten ihtiyaç olup olmadığının tereddütte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir…

İşçi alma hakkının kötüye kullanılması söz konusu ise ihtiyacı aşan sayıdaki işçinin nisaba esas işçi ve üye sayısının belirlenmesinde dikkate alınmaması gerekir.”

Şimdi sorumluluk sahibi insanların; Eğer geçen iki sene zarfında düşünmedilerse, oturup bir değerlendirme yapmaları gereklidir.

İki gecede yüzlerce insan neden sendikasını değiştirmiştir?

Bu geçişler sadece maddi konuların iyileştirilmesi ile ortaya çıkabilecek bir sonuç mudur?

Bu süreç içerisinde işini, aşını, ailesini, huzurunu yitiren insanlar için ne yapılacaktır?

Soruları uzatmak mümkün...

Sorumluluk makamındaki insanların, devlet yönetme iddiasındakilerin, hükümet edenlerin, politikacıların, Kardemir’i yönetenlerin, yetkili sendikanın oturup düşünme zamanıdır.

Toplumsal barış yaraların sarılması ile mümkündür.

Sendikal yetki mücadelesinde Türk Metal Sendikasından yana tavır koyan işçi, yoldaki engelleri kaldırma mücadelesi yapmıştır aynen hikayedeki gibi;

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak?.

Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer-birer geldiler, sabahtan öğlene kadar.

Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi.

Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.

Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu.

Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı.

 Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti.

Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı. Kese altın doluydu.

Bir de kralın notu vardı içinde. "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral.

 Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.

"Her engel, hayat şartlarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır."

Bazen kaybedilse de, kaybedilmiş gibi görünse de, bedelleri ağır, şartlar zor olsa da bir engeli ortadan kaldırmış olmak, diğer engellerin vız geleceği anlamını taşır.


 

DÜNYAYI DÜZELTMEK İÇİN

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında keyifle eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını hayal ediyordu. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu. Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu parka götürecekti onu ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti.Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı:
- Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim! dedi. Sonra düşündü:
- Oh be, kurtuldum! En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez!
Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi:
- Babacığım, haritayı düzelttim. Artık parka gidebiliriz! dedi.
Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içindeydi ve oğluna bunu nasıl yaptığını sordu.
Çocuk şu ibretlik açıklamayı yaptı:
-Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti!”


EZELETTİN BEY VE “BERBERİS THUBERGII AT. KIRMIZILI KADIN TUZLUĞU”

Ezelettin Bey, Safranbolu’ya  2013 yılı için 750 bin turist hedefi koymuş.

Devletin tüm istatiski bilgileri elinin altına olan Ezelettin Bey, sadece Safranbolu Emniyet Müdürlüğünce tutulan konaklama kayıtlarına baksa bu rakamın gerçek rakamların 3,5 kat fazla olduğunu görür.

Birileri Ezelettin Bey’e Karabük gerçeklerini anlatmalı.

O, halkın yanaşamadığı sofralarda gerçekleri göremiyor.

Yıllarca Safranbolu Kaymakamlığı görevinde bulunup, Safranbolu’ya gelenlerin kazıklanmasına engel olamayan Ezelettin Bey’e ne diyelim şimdi?

Bu da bir bakış açısı dediğiniz duyar gibiyiz.

Doğru aynen ısmarlama olduğu iddia edilen ve BERBERİS THUBERGII AT. KIRMIZILI KADIN TUZLUĞU” istenilen ihaledeki ileri görüşlülük gibi.

Öyle ya, kimin aklına gelir, masalara dekoratif, göz dolduran tuzluklar koymak?

Bu da turizme hizmetin başka yolu olsa gerek.

2012 de 170 bin civarında turist ağırlayan Safranbolu’da Ezelettin Bey’in hedefi 750 bin turist.

Karabük böyle Vali’yi bir daha nerede bulacak?

Ha soruyorum, nerede bulacak?

Sanki Safranbolu Vali’si kendileri…

Ovacık’taki Boduroğlu yaylası, Kral Mezarları, Eflani’de eşsiz güzelliklere sahip göletler ve diğer tarihi eserler, Yenice’nin dünyada eşi benzeri olmayan ormanları, Eskipazar’ın antik kenti ve yaylaları yokmuş gibi davranıyor Ezelettin Bey.

Safranbolu evet.

Çabaya evet.

Ama, Karabük sadece Safranbolu’dan ibaret değil ki?




SAFRANBOLU BELEDİYESİ

Söz Safranbolu’dan açılmışken.

Safranbolu Belediyesi sessiz sedasız güzel işlere imza atıyor.

Caddeler asfaltlanıyor, parkeler döşeniyor, sosyal sorumluluk projeleri geliştiriliyor.

Safranbolu belediyesi Aslanlar’da eski İşçi Lokali olarak bilinen binayı SAKEM Safranbolu Kültür ve Eğitim Merkezi haline getirdi.

Burada akıl almaz işler başarıyorlar.

Hat sanatından tutun da, Osmanlıca kurslarına kadar ne ararsanız var.

Safranbolu Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy İstanbul Büyükşehir Belediyesinde gördüklerini ve yaşadıklarını Safranbolu’da da uygulamak istiyor.

Ama, bütçe meselesi tabi.

Geçmişten gelen borçlar da göz önünde tutulduğunda yaptıkları da az değil hani.

Hem dünyanın gözü önündeki bir şehri daha fazla tanıtmaya çalışacaksınız, yaşayanları rahat ettireceksiniz, eldeki kıt imkanlarla ileriye yürüyeceksiniz.

Eksiklikler yok mu?

Var elbette.

Hem de bilinenlerden fazla.

Sıkıntılar yok mu?

Haddinden fazla.

“Ağacın kurdu özündedir.” Biliriz.

Ama kurtlara rağmen başarıları da alkışlamak lazım değil mi?