Manşet

YUNUS DEĞİRMENCİ NELER YAPMIŞ, NELER..?

Özçelik İş Sendikası'nda 3 yıl Genel Sekreterlik yapan Hicret Bozoklu, şok açıklamalarda bulundu. Genel Başkan Yunus Değirmenci, meğer neler yapmış, neler..?

Abone Ol

Özçelik İş Sendikası’nda 3 yıl atama Genel Sekreterlik yapan ve geçtiğimiz günlerde Genel Başkan Yunus Değirmenci tarafından gönderilen Hicret Bozoklu, Karabük Net Haber’e şok açıklamalar yaptı.

Eski Genel Sekreter Bozoklu, Değirmenci’nin kendisini, Genel Başkan Yardımcıları Recep Akyel ile Ferhan Öner’e karşı casus eleman olarak kullanmaya, onların tüm konuşmalarını kendisine iletmesi için kullanmaya kalktığını ifade etti.

Uzun Yıllar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda Sendikalardan Sorumlu Daire Başkanlığı yapan Hicret Bozoklu, açıklamalarında şok iddialarda bulundu ve Genel Başkan Yunus Değirmenci’nin tüm şube başkanlarında olduğu gibi Recep Genel Başkan Yardımcıları Akyel ile Öner’den de istifa dilekçelerini daha önceden aldığını açıkladı.

Bozoklu, Recep Akyel’in istifa dilekçesini bir yıl önce noter kanalıyla geri istediğini ve bu sayede alabildiğini belirtti.

Hicret Bozoklu “Ben bakanlıkta daire başkanlığı yaparken Sayın Yunus Değirmenci sendikasını profesyonelleştirmek, kurumsallaştırmak istediğini ve bu amaçla benim hizmetime ihtiyaç duyduğunu söyleyerek beraber çalışmayı teklif etti. Bende kamuda çok uzun yıllar çalışmış olarak bilgi ve deneyimimi başka bir alanda da kullanmak istedim. Bana da düşününce cazip geldi aslında. Ayrıldığım ve 1 Mart 2019 günü sendikada Genel Sekreterlik görevine başladım. Ben işsiz gezerken emekli olmuş ve iş arayan birisi olarak sendikaya gelmedim. Resmi kayıtlarda da belli 27 Şubat günü bakanlıktan emekli olup, birkaç gün sonra sendikada işe başladım. Yani sendikada işe başlamak için emeklilik dilekçesi verdim, bu ince bir ayrıntı. Çünkü zaman zaman yapılan bazı söyleşilerde ‘İmkân verdik kıymetini bilmedi’ gibi söyleşiler oluyor maalesef. Peki, ne oldu da ayrılma noktasına geldik? Ben ayrıldığım gün bir basın mensubu neden ayrıldığımızı sormuştu, sıcağı sıcağına sıkıntılı şeyler söylememek için ona yönetsel farklılıklar var demiştim. Karabük’te yaptığımız Recep Akyel beyin genel başkan adaylığını açıkladığı mitingde de bana hitap etme imkânı verdiler. Orada da kurşun asker olmam istendi, kurşun asker olmadığım için yollar ayrıldı demiştim. Aslında bu söyleşide biraz bunlarında ne olduğunu açmak istiyorum.

Sendikaya geldiğimde şöyle bir yapı vardı sendikada; Sendika genel sekreterlik atamalı hale getirilerek yönetim kurulu üyeliği daha önce 5’ken 4’e düşürülmüştü. Yönetim kurulu üyeliği 4’e düşürülmesi aslında önceden hesaplanmış bir şey olduğunu yaşayarak gördüm. Ne önemi var, yönetim kurulu üyeliği 4’e düşünce? Eşitlik halinde başkanın oyu 2 oy sayılıyor, bu çok önemli bir avantaj. Ne demek istiyorum; Sendikaya geldikten sonra gerçekte bilgimden ve birikimimden sendika lehine yararlanılmak üzere değil, aslında önceden planlanan bir operasyonun parçası olarak getirildiğimi hissettim.  Çünkü ben göreve başladıktan sonra tüzükte yazılan bir genel sekreterin, benim gibi devlet tecrübesi de olan, çalışma hayatını bilen birinin yapması gereken şeyler değil, sendikada 2 tane genel başkan yardımcısını gelecek dönem listeye yazmamak için yapılan bir planın tetikçisi gibi o amaca hizmet etmek için getirildiğimi hissettim.

Göreve başladıktan bir müddet sonra Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Recep Akyel beye şubelerde temsilciler meclisi toplantıları yapması istendi. Tüzükten doğan görevi aslında kendisinin ve beni de yanına alması önerildi. Aslında ben genel sekreter olarak genel merkezin bir yerde resmi yüzüyüm. Tüzük diyor ki; büroyu yönetir, muhasebe dışındaki tüm resmi yazışmaları yapar, genel sekreter ve toplu sözleşmeleri yönetir diyor. Bunların yerine bana Recep Akyel başkanla beraber temsilciler meclisine gitmem söylendi ve başkana da orada üyelerden teknik olarak yararlanırsın, Genel Sekreter’den denildi. Bende kabul ettim görevi, oda benim yardımcı olabileceğim bir husustu. Recep başkanla temsilciler meclisine gidip geldikçe bu sefer her dönüşte bana ‘ne yapıyor Recep oralarda? Ne konuşuyor?’ gibi benim hizmetime, birikimime ve yaşıma uymayacak bilgiler istendi. Bir yerde Recep Başkanın takipçiliği görevi verildiğini hissettim. Benden beklenilen bu olduğunu anladım daha sonra yönetim kurulu toplantıları içinde sendikanın tüzüğü genel sekreter atamalı olduğu için başkan isterse genel sekreteri toplantıya çağırır ve sorarsa genel sekreter fikrini söyler diyor tüzük.” Diye konuştu.

YUNUS DEĞİRMENCİ HER ŞUBE BAŞKANI VE GENEL BAŞKAN YARDIMCILARINDAN İSTİFA DİLEKÇESİ ALMIŞ

Hicret Bozoklu, kendilerinden kongre zamanı alınan dilekçelerin Recep Akyel ve Ferhan Öner’in noter kanalıyla nasıl aldığını şu ifadeler ile anlattı;

“Başkan beni 3 yıl yaptığım görev süresinde her yönetim kurulu toplantısına mutlaka çağırdı ama orada kendi fikrimi söylemem hoşuna gitmedi. Hep onun istediği boyutta konuşmamı bekledi. Zaman zaman bunu yapmadığım için beni suçladı ‘Sen bana bağlısın, benim fikrimi destekleyici konuşmalar yapmak zorundasın’ dedi ve bende toplantılarda genel başkan yardımcılarıyla arasında çıkan tartışmalarda inanmasam da kendi tarafından konuşmamı ve bir nevi Genel Başkan Yardımcısı Ferhan bey ve Recep başkanı kastediyor, onlara uyguladığı mobinge benimde eşlik etmemi istedi. Ben bunları hiçbir zaman yapmadım, yapmamda. Ben oraya hizmet etmek için gelmiştim. Dolayısıyla buradan çatışmalar başladı. Yönetsel farklılıktan kastımız şu; Sendika seçimle gelinen tüzel bir kişilik insanlar tarafından yönetiliyor ve yönetim kurulu tarafından kararların alınıp sendikanın yönetilmesi gerekiyor. Yaşadığım sürece buna uyulmadığını genelde Yunus Başkan ve Bayram Bey’in kararları verdiklerini, zaten yönetim kurulu 4 kişiden oluştuğu için 2’ye 2 durumunda onlar imzaladıktan sonra diğer imzaların şeklen imza haline dönüştüğünü, yönetim kurulunun bireysel fikirlere ve tartışmalara açık olmadığını bu dönemde gördüm. Peki, akla şu soru gelir o zaman; Başkan Yardımcılarının tepkisi ne oluyordu? Mesela Abant’ta yapılan başkanlar kurulunda Genel Başkan toplantının bitiminde tüm şube başkanlarının ve bölge başkanlarının olduğu bir yerde araba konusuna, BMW konusuna getirdi ‘Ben zaten bu BMW’yi uygun gördüm ve aldım, alırken de yönetim kurulu üyelerine bile danışmadım, onların sonradan haberi oldu’ gibi açıkladı. O günkü özgüveniyle herhalde bunu açıklamada sıkıntı görmedi. Peki, bu cesareti nerden alıyor? Aslında neden yönetim kuruluna danışmadan, özgürce fikirleri tartışmadan sendikayı yönetebiliyordu. Aslında bunun altında yatan gerçek sebep şu; Öyle bir sistem kurulmuştu ki Özçelik İş Sendikası’nda, daha şube kongreleri başladığında kongrelere gitmeden yönetim kurulu adayları peşin istifaların alındığı söylemi var sendikada, tarihsiz istifalar alınıyor genel başkanın çekmecesinde bunlar duruyor. O şube başkanlarının demokrasinin kılıcı gibi duruyor. Bu istifa dilekçelerini ben görmedim ama bunlar sendikada herkesin bildiği söylenen şeyler.

İşte ilk defa bu dönem yine bir seçim satılma halinde ilk defa bu dönem Recep Başkanla, Ferhan Başkan’ın Karabük’ten başlattıkları demokratik seçim süreci sonunda hemen hemen tüm şubelerde çekişmeli, çok adaylı seçimler yapıldığı için bu dönem aldığım duyumlara göre bu istifa müessesesi bu defa yürümedi. Demek ki aslında şimdiden amaca hizmet edilmiş oluyor bir yerde, sendikaya demokratik kültür Recep Başkan sayesinde şimdiden girmiş oluyor.

Bildiğim ortada ispat edebileceğim şeyler var ama herkesten bu istifaların alındığının da duyumları konuşmaları var. İskenderun şubesinde Şube Sekreteri olarak görev yapan Murat Kayış’ta şimdi hatırlayamadığım bir tarihte İskenderun noterden bir yazı geldi. Noterli yazıda diyor ki; ‘Seçim öncesi geleneksel yöntemdir diye tarafımdan alınan istifa dilekçesinin işleme konulmayarak tarafıma gönderilmesini istiyorum.’ Diye bunu içeren bir dilekçe gelmişti. O dilekçe gelince zaten benim haberim olmuştu çünkü ben o istifa dilekçelerinin alındığı kongrede kamu görevlisiydim. Bu yazı nedir diye Ferhan ve Recep Başkana sorduğumda ‘Burada usul böyle, hepimizin istifa dilekçeleri var’ sizin de mi var deyince, niye bu istifa dilekçelerini verdiniz dedim. ‘Sendikada böyle bir gelenek var zaten o dönemde çokta teşkilatta güçlüydü Yunus Başkan, bu istifa dilekçelerini vermeyeni yönetim kuruluna da almazdı, şubeye de almazdı’ diye bir dönüş oldu. Bunun üzerine belki benimde telkinlerimle Recep Başkan’da bu yöntemi uygulayarak Ankara’da bir noterden Genel Merkez’e resmi bir yazı gönderdi ve istifa dilekçesini kendisine iletilmesini, hükümsüz olduğunu belirtti ve benim şahit olduğum şeyde noterden yazı büroya gelmişti ve Yunus Başkana noterden bir yazı geldi diye açmadan yazıyı ben götürüp vermiştim. Yanımda kendisi açtı beraber okuduk. O yazıda da Recep Başkan istifa dilekçesini geri istiyordu. Ferhan Başkan ve Bayram Bey’de geldiler Yunus Başkanın odasına. Yunus Başkan kızdı ‘Ben sizden zorla mı aldım bu istifaları’ diye. Sekreterine getir şu istifaları dedi. Recep Başkanın istifasını benim yanımda iade etti. Ferhan Başkana da sende al kardeşim dedi ve hatta Bayram Bey engel olmaya çalıştı, ‘yazıyla istemişler yazıyla gönderelim’ gibi olayı o anda gerçekleştirmemek istedi ama arkadaşlar istifa dilekçelerini başkandan aldılar. Herhalde tabiri caizse zincirlerinden o anda kurtulup demokratik mücadeleye başlayabildiler. Bu istifa dilekçelerini geri alma süreci de tahmini 1 yıl önce olmuştur.”