Karabük'ün su ihtiyacının karşılandığı Karasu'dan gelen suyun arıtılmadan şehre verilmesi ile toplum sağlığını nasıl bir tehlikeye attığınızın farkında mısınız?
Toprakcuma, Karasu mevkiinden Karabük ile Safranbolu’nun 2011 yılından bu yana su ihtiyacı karşılanıyor.
O dönem yapılan açıklamalarda, Karasu’daki kaynak iki şehrin 50 yıllık su ihtiyacını karşılayacak deniliyordu.
Fakat bir sorun vardı.
Karasu’dan gelen su aşırı kireçli ve en önemlisi de kurşun gibi ağır metaller içerdiğinden insan sağlığına zararlıydı.
Dönemin Karabük ve Safranbolu Belediye Başkanları olan Rafet Vergili ile Necdet Aksoy’un ayrı ayrı girişimleri sonucunda su arıtma tesisinin 2011 yılında yapımına başlandı.
O dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu zamanında, Karabük ile Safranbolu İçme Suyu İsale Hattı ve Arıtma Tesisi yapılarak, 2012 Yılının Aralık ayında açılmıştı.
O zaman Türkiye’nin en modern su arıtma tesisi olarak tanıtılmıştı.
Membran ve ters ozmoz teknolojisi ile Karasu’dan gelen suyun içindeki kireç, kurşun ve benzeri ağır metaller arıtılarak, şehir içme suyu isale hattına verilecekti.
Milyon dolarlara mal olan bu arıtma tesisinin günlük 35 Bin metre küp su arıtma kapasitesi vardı.
11 Bin 400 metre boru hattı döşenmişti.
4 Bin 500 Tonluk dört adet su deposu yapılmıştı.
Karabük-Kastamonu yolu üzerinde, şimdiki Saka Villalarının alt tarafına yapılan bu arıtma tesisinin açılalı 12 yılı oldu.
Ve gerçekten de bu arıtma tesisi sayesinde 12 yıla yakındır Karabük’teki evlerin çeşmelerinden damacana kalitesinde su akıyordu.
Bir önceki Belediye Başkanı Rafet Vergili, sık sık “Karabük, damacana kalitesinde ülkenin en ucuz suyunu kullanıyor. Çeşmelerden gönül rahatlığı ile su içebilirsiniz.” Açıklamalarını yapardı.
Hatta bazı canlı yayınlarda, çeşmeden doldurulmuş bir bardak suyu da ispat olsun diye kendisinin içtiği olmuştur.
Dedik ya, 12 yıldır Karabüklüler çeşmelerinden akan sudan hiç ama hiç şikayetçi olmadı.
Halk, sudan son derece memnundu.
Son 3-5 aydır ne oldu da damacana kalitesindeki su, aşırı kireçli olmaya, kokmaya ve kalitesi bozulmaya başlandı.
Neden olarak, su kaynaklarının azalması gösteriliyor.
Karasu’dan gelen su, arıtma tesisinde arıtıldığı zaman mevcut teknolojisindeki sistem nedeniyle yüzde 30’u atık su olarak tekrar dereye veriliyordu.
Evlerimizdeki su arıtma cihazları gibi aynı.
Onlarda membran teknolojisi ile arıttığı için suyun dörtte biri atık su olarak cihazdan kullanım dışı tahliye edilir.
Tabi, birde şehir içme suyunun arıtma tesisinde kullanılan kimyasal ve çeşitli ilaçlar var.
Bunların da bir maliyeti var.
Öyle var,
Böyle var derken
Bizim akıllı ve genç Belediye Başkanımız Özkan Çetinkaya’yı ikna etmiş olmalılar ki anladığımız kadarıyla bir karar vermiş.
Karasu’dan gelen suyun, arıtma tesisinde arıtılmadan sadece klorlanarak, şehir içme suyu isale hattına verildiğini öğrendik.
2012’de Karasu’dan getirilen suda kurşun gibi ağır metaller olduğundan milyon dolarlar harcanan bu su arıtma tesisi boşuna mı yapıldı Sayın Başkan.
3-5 aydır arıtmadan şehre verdiğiniz ve içinde ağır metaller olan bu su ile toplum sağlığını nasıl bir tehlikeye soktuğunuzun farkında mısınız Sayın Başkan.
Milyon dolarlar harcanarak yapılan bu arıtma tesisini neden kullanmıyorsunuz Sayın Başkan.
İnsanların şikayetlerine daha ne kadar kulak tıkayacaksınız Sayın Başkan.
Karabük merkezde yaşayan 135 Bin kişinin sağlığı ile nasıl oynadığınızın farkında mısınız Sayın Başkan.
Senin Su Kanalizasyon Müdürün hani diyor ya, “kireçli su insan sağlığına zararlı değil, aksine faydalı” diye.
Karabük’e verilen suyu arıtma tesisinden geçirin, siz arıtılmamış suyu için.
Madem o kadar sağlıklı ve iyi bir su.
Ha bir de evlerdeki bulaşık makinesi, çamaşır makinesi ve kombi gibi arızalanan elektrikli ev aletlerinin de masrafını bir zahmet karşılayın.
Şehri imar, Gönülleri ihya…
Dimi ama..?