Zaman öylesine geçip giderken, hayatın anlamını sorgulayan birçok insan kendini varoluşsal bir boşlukta bulur. Bu boşluk, tıpkı dipsiz bir kuyu gibi, kişinin içini kemiren ve onu derin bir depresyona sürükleyen bir duygudur. Etrafımızdaki insanlar yaşamları için çabalarken, emek verenlerin yanında emek vermeden hayatın bir şekilde yoluna girmesini bekleyenler var. Bu bekleyiş, içsel bir huzursuzluk yaratır ve zamanla bir tür kaybolmuşluk hissine dönüşür.
Varoluşsal boşluk, insanın kendini ve dünyayı anlamlandırma çabasındaki başarısızlığıyla ortaya çıkar. Bu boşluk, her şeyin anlamsız ve gereksiz olduğu duygusuyla birlikte gelir. Kimi zaman, sadece zamanın geçişine tanıklık eden ve hiçbir şey yapmayan insanlar, bu boşluğun en belirgin örnekleridir. Onlar için hayat, sadece bir bekleyişten ibarettir; bir şeylerin kendiliğinden düzeleceğine dair yanıltıcı bir inançla geçip giden yıllar.
Bu duygunun ardında, kişinin kendini kaybolmuş hissetmesi yatar. Kaybolmuşluk, yönünü bulamamak ve hangi yolda ilerleyeceğini bilememek demektir. Hayatta bir amacı ve hedefi olmayan, sadece var olmak için var olan insan, her geçen gün bu kaybolmuşluğun pençesine daha da sıkı bir şekilde düşer. Bu, bir nevi içsel bir ölüm gibidir; insanın ruhunu, enerjisini ve yaşam sevincini emen bir karadelik.
Peki, bu kaybolmuşluktan ve varoluşsal boşluktan nasıl kurtuluruz ?
Öncelikle, hayatımızı yeniden anlamlandırmamız gerekir. Bu, sadece büyük hedefler koymakla değil, küçük adımlarla ve günlük rutinlerle başlar. Bir amaca hizmet eden her küçük adım, bizi bu boşluktan uzaklaştırır. Emek vermek, çaba göstermek ve hayatta bir iz bırakmak, bu boşluktan çıkmanın en etkili yollarından biridir.
Hayatı farklı şekilde ele almak, her günün kıymetini bilmek ve her anı dolu dolu yaşamak önemlidir. Bu, basit bir slogan değil, yaşam tarzıdır. Günlük yaşamda anlam aramak, sevdiklerimizle vakit geçirmek, hobilerimize zaman ayırmak ve kendimizi sürekli olarak geliştirmek, kaybolmuşluk hissini azaltır.
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi,'' Sonuç olarak, varoluşsal boşluk ve depresyon, hayatın anlamını yitirdiğimizde ve sadece zamanın geçişine tanıklık ettiğimizde ortaya çıkar. Ancak, bu kaybolmuşluktan kurtulmak mümkündür. Hayatımızı yeniden anlamlandırmak, emek vermek ve her günü dolu dolu yaşamak, bu boşluğun üstesinden gelmemize yardımcı olur. Unutmayalım ki, yaşamın anlamı, ona verdiğimiz değerde ve çabada saklıdır.''dedi.